Pasta Nedir?
Pastacılığı anlatmadan evvel pastanın tarihine bir göz atmak lazım! Oxford İngilizce Sözlüğünde pasta (cake) kelimesi 13’üncü yüzyıla kadar gidiyor. Pasta kelimesine her ne kadar 13’üncü yüzyılda rastlanmış olsa bile, pastanın tarihi aslında kadim zamanlara kadar uzanıyor. İlk kek bugün yediğimizden çok farklı olarak, balla tatlandırılmış bir ekmeğe benziyormuş. Zaten tarihte pastacılık da insanoğlunun ilk ekmeği yapıp, onu çeşitli malzemelerle tatlandırmasıyla başlamış. O zamanlar bile pasta yapımında kuruyemiş kullanılmış ve bu kekler genellikle dini törenlerde sunulmak üzere yapılmış.
En eski çağlardan beri tarımla uğraşanların tanrılara sunulmak üzere tahıl ve meyvelerden hazırladıkları kekler aslında inandıkları dinin sembolleri olarak kullanılırdı. Yani pastanın boyutu ve şekli, eşit ağırlıkta ritüelik öneme sahipti. Genelde kullanılan şekiller inanışlara göre değişirdi. Yuvarlak ve dairesel kekler, hayat döngüsünü ya da güneşi veya ayı sembolize ederdi. Bu anlamda yapılan tüm pasta ve kekler, halkların inandığı efsanelerle ilişkiliydi.
PASTANIN MASALSI GERÇEKLERİ
Kadim zamanlarda, kulların şükran duygularını göstermek için tanrılarına sundukları pastaların yıllık döngüyle de bir bağları vardı. Mesela Çinliler, mevsimsel döngüde ayın çok önemli bir rol oynadığını düşündüklerinden, ay tanrıçası ‘Heng O'yu onurlandırmak için hasat zamanında halal ay gibi yuvarlak bir pasta yapıp, bunu bir festivalle kutluyorlar. Ya da Paganlığın hüküm sürdüğü dönemlerde güneş tanrısına saygılarını sunmak için yapılan bir Slav bayramı olarak başlayan ve halen Rusya dahil tüm Doğu Avrupa’da ilkbaharı müjdelemek adına kutlanan Maslenitsa festivalinde, bir hafta boyunca güneş şeklinde krepler (bliniler) yapılıyor. İlkbahar güneşini kutlamak için yuvarlak pasta yapanlar sadece Pagan Slavlar değildi tabii ki! Antik Keltler de ilkbaharın ilk gününde kutladıkları ‘Beltane ateş festivali’nde, güneşe benzeyen kekler yaparlardı. Hatta geleneklerine göre, güneşin hareketlerine devam etmesi için, yaptıkları kekleri bir tepeden aşağı yuvarlarlardı. Bu etkinlik aynı zamanda bir kehanet şekli olarak da kullanılırdı: Eğer pasta tepenin dibine ulaştığında bozulursa, pastayı yuvarlayan kişinin o yıl öleceğine, bozulmazsa kişinin o yıl iyi bir servet kazanacağına inanılırdı...
Pastacılık tarihinde asıl büyük dönüşüm 18’inci yüzyılda Vatel’in krem şantiyi bulmasıyla gerçekleşir. Aynı yıllarda ise Stanislas Leczinski ‘Baba Reale’yi yani ‘Şambaba’yı keşfeder. Ünlü Fransız Pastacı Marie-Antoine Carême ile pastacılık daha da gelişir ve 19’uncu yüzyılın ortalarına gelindiğinde, günümüzde bildiğimiz şekliyle pasta artık tarihteki yerini alır.